wattpad etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
wattpad etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Haziran 2016 Pazar

Kabasakal | Wattpad Aşkına #3


Kabasakal | siyahvedigerleri

Kabasakal, yeni bir hikaye aslında benim tekrar wattpad okuma sürecine girmem ile beraber yeni keşfettiğim bir hikaye oldu. Bir süredir kopuş halindeydim ve tamamlanan hikayenin finalinden birkaç gün önce keşfettim. Sonuna geldiğimde de keşke daha önce keşfetseydim dedim.

Yazarın ilk hikayesi olan Kabasakal, diğer wattpad hikayelerinin çoğunda olduğu gibi 'kötü çocuk' klişesinde değil. Aksine bu hikayedeki adamlar hiç de kötü çocuk değil. Kötü olanlarda var ama esas adamımızın bir seri katil olma potansiyeli yok. İsmi Efe olan bu adama haliyle aşık olmamak da elde değil. Efe'nin garip bir havası var. Normalde bu koruyucu ve kıskanç tipler beni boğsa da Efe bunların her birini dozunda ayarlayan mükemmel bir adam. Şimdi mükemmel dedik diye çok da kafanızda "kusursuz adam olur mu?" önyargısı oluşmasın kendisi sinirlendiğinde de oldukça sinir bozucu olabiliyor işte tipik erkekler gibi... Yani diyorum ki kendisinin de kusuru var. Ama tipik erkek hallerini atın bir kenara insan sürekli "Bir adam böyle sever mi?" diye soruyor. Güçlü bir adam aynı zamanda aşkı da oldukça güçlü.

Nefes ise hikayemizin ana karakteri ve kendi ağzından bize olayları anlatıyor. Nefes, bazen sinir bozucu olabiliyor. Özellikle bu kendi kafasında kurmasıyla insanı çileden çıkarıyor ama Nefes güçlü bir kadın. Bazen ne istediği konusunda şaşırsa da ne istediğini bilen bir kadın. Kimse mükemmel değildir haliyle Nefes de mükemmel değil. Süper bir gücü ya da hatasız bir yapısı yok ve esasen benim ilgimi çeken de bu oldu. Ne kendini dünya güzeli zannediyor ne de kendini sürekli ezip küçültüyor. Bazen bencil ve düşüncesizken bazen de çok kararlı ve aşık bir kadın. Çok güçlü yani her düşüşün bir kalkışı da vardır ve Nefes bunu becerebilen bir kadın. Kırgınlığını da yaralarını da içine hapsedebilen güçlü bir kadın var hikayede...

Bu iki ana karakter dışındaki karakterler ise ayrı bir dünya diyebilirim. Onları sevmemek elde değil. Genç yazarımız bu konuda oldukça eli bol davranmış ve her bir karakteri sevmemiz için sebep vermiş.Hikayenin kötü çocuğu için bile bazen üzüldüğüm oldu.

Bu hikayesinden önce yazma konusunda nasıl bir durumdaydı yazarımız bilmiyorum ama Kabasakal için şunu söyleyebilirim; her bir bölümde kat kat ilerleme gösteriyor. Finale geldiğinizde tekrar başa dönmek istiyorsunuz ve bunu sağlaması da oldukça büyük bir başarı diye düşünüyorum. Finale yaklaştıkça kalemi olgunlaşıyor ve olağanüstü güzel cümleler ile aşkın birkaç tonunu bize yaşatıyor. Kaleminin olgunlaşma sürecinde ise okuyucularına hiç bir zaman durağanlık yaşatmıyor. Haliyle sıkılarak devam etmeme gibi bir lüksünüz de olmuyor.

Ne yazık ki finaline yakın zamanlarda wattpad sıralamalarında üstlere çıktığı için haliyle geç keşfettim. Ama bu durumda genç yazarın devamında yazacağı hikayeyi beklememe sebep oldu. Aşk dolu, dostluğa dokunan, bazen hüzünlü bazen ise mizahı okuyucu ile buluşturan, samimi bir hikaye. Klişelerden sıkılanlar için güzel bir seçenek olabilir diye düşünüyorum.

  • Senin hayallerine kıyamadığım için saçlarıma kıydım.
  • Ellerin, sakallarıma çok yakışmıyor mu?
  • Umut, bir yolun dönemecinde, var hızla koşarken, birden yetişen bir kurşunla yere serilivermekti.
  • Sakallarına bulaşan bir tek benim rujum olsun istiyorum.

6 Mayıs 2016 Cuma

Ölüme Fısıldayan Adam | Büşra Yılmaz


"Ayna ile yüzüm arasında birkaç santim kala durdum ve parmaklarımı yüzümde gezindirdim usulca. Sanki akmış makyajım, siyaha boyamıştı yüzümü. Arasına gözyaşları dolsun diye kuruyan dudaklarım, yüzümün siyahına inat pespembeydi. Gözlerim ise, kıpkırmızı. Ne acı bir renk cümbüşüydü bu. Kader tanrısının acı paletine, renkleri boşaltması gibi… Ve yüzümde, görünmez ayak izleri vardı sanki. Biri, çiğneyip geçmiş ve en yukarı tırmanmış gibiydi. Alnımı biraz geçince, tam yukarıda durup kendini aşağı bırakmış… Yani gencecik yüzümde, ölü bir ruhun ayak izleri vardı sanki.
Parmaklarım, tam bir yıldır düğümü çözülmeyen boynuma kaydı. Sanki ağlasam, tam oradan biri konfeti patlatacak ve gözyaşı yerine simsiyah konfetiler süzülecekti yanaklarımdan. Küvetin taşan suları ayaklarıma değerken, içimin taşan suları yanaklarımdan sessizce akıverdi."
Beklenen kitap geliyor.
Ölüme Fısıldayan Adam çok yakında çıkıyor!

22 Nisan 2016 Cuma

Şahmeran (Yabancı Serisi I ) | Öznur Yıldırım

Öznur Yıldırım
Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 600
2016


Sen cennetin varlığından gurur duy, ben cehennemi istiyorum.

Yağan kar şiddetini gitgide artırıyor, koyu renk saçlarıma tutunan kar tanelerinin sayısı çoğalıyordu. Konuşmadı, konuşmadım. Sessizlik... Aramızda her daim geçerli olan bir alfabeydi sessizlik. Ben de bu alfabeye bir kez daha boyun eğdim ve uzun, titreyen parmaklarımı avuçlarımın içine bastırdım. Elimi yanıma indirdiğimde avuçlarımda eriyen kar yere damladı...
Rengi, kan rengiydi.
Rengi, kaybın rengiydi.
Rengi, bir cinayetin rengiydi.




 ---

Wattpad uygulamasından ilk okuduğum hikayeyi, bir kitap olarak ellerime aldığımda tekrar okuyamayacağımı düşünüyordum. Ama başardım ve iki gün bile sürmeden kitap elimde eridi gitti. 

Şimdi genel olarak bir yorum yaparsam; 
Ben kitap okumayı seven bir okuyucu olarak Wattpad'i korkutucu bulmuyorum. Küçük, büyük fark etmez ama bu kadar hikayenin arasında okunmaya değer şeyler olduğunu düşünüyorum ve bunlardan hepsi olmasa da kitap olmayı hak edenler de var. Öznur Yıldırım'ın Yabancı'sı da benim içim kitap olmayı hak ediyordu. Hiç akla gelmeyecek bir kurgu ya da bir kalem diyemem ama önemli olan da bilindik bir kurguyu yazarken kendine ait parçalar eklemektir. Öznur genç yaşında bunu başarabiliyor. Zaten kitabı elinize aldığınızda 15 yaşındaki Öznur ile 18 yaşındaki Öznur'un kaleminin ilerlemesini fark ediyorsunuz. Kusursuz değil ama ilerisi için daha iyisi olacağını düşünüyorum. Betimlemeleri ve Doğa'nın iç sesine eklemelerini de sevdim diyebilirim.

Bir de ayrıntılı olarak gözüme takılanlar var;

Ne yazık ki eklemeler sırasında fark edilmediğini düşünüyorum ya da editör bizim kadar bunalmamış. Fazlasıyla kelime tekrarı var ve bu biraz benim hikayeden kopuşlarıma sebep oldu.

Doğa'nın gücünün ve kaçırılmasının ardındaki o öfkeyi tam anlamıyla hissedemedim. Uygulamada okurken bu tarz kısımları es geçiyordum ama kitap olacak ve eklemeleri, düzenlemeleri olacak diye düşünüyordum. Haliyle Doğa'nın iç sesine verilen ağırlıklarda da kızın öfkesini ya da korkusunu tam anlamıyla hissetmek isterdim. Bir katilin elinde tutulan bir kızın o an tek sorununun saçlarını yıkamak olması bana tebessüm ettirdi. Nerede bu Doğa'nın dil başlı halleri? Doğa'nın dik başlı olduğunu onun anlatımıyla öğreniyoruz ama bu duygular okuyucuya ulaşmıyor. Herhalde Ediz'in emir kipli cümlelerinde Doğa'nın öfkesini hissedemeyen sadece ben değilimdir.

Doğa'nın bildiğim kadarıyla doğa üstü yetenekleri yok. Durum böyle olunca da şuana kadar hiçbir fikri olmayan Ediz'in duygu değişimleri hakkında gözlerine bakarak net çıkarımlar yapması inandırıcılıktan biraz uzaktı. Doğa'nın anlatımından değil de sanki yazar arada ipin ucunu kaçırmış gibi...

Gece ve Uygar ikilisi için bir hikaye ya da kısa bir özet yazılmadan direk olaya daldırılmış sanırım. Çünkü ara ara kopukluklar var. Önce Ediz'in ağzından borçlarından dolayı Ediz ile olduklarını öğreniyoruz. Sonrasında bir bakıyoruz buz gibi Ediz'in ailesini yakından tanıyor ve sırlarına hakimler. Sanki yüzeysel iki karakter olmuş. Okuduğumuza göre Ediz'i çok iyi tanıyorlar ve bazen Doğa'yı uyarıyorlar ama öyle bir an geliyor ki Ediz'i kışkırtacak cümleler kuruyorlar. Ediz neredeyse Doğa'yı öldürecek kıvama geliyor. 

Kitabın en akıcı kısımlar Hatay da olan kısımlardı. Ediz'in o bilindik cümlelerinin gelmeye başlamasıyla onu özlediğimi fark ederek hızlı hızlı okudum. Ama okurken şunu farkettim; Bizim soğuk, dediğini yapan yeşil gözlü katilimiz bazen çocukça hareketler yapıyor.  Doğa'ya çocuk diyor kendisi ondan daha fazla çocuklaşıyor. 

Serinin devamında, umarım daha fazla dikkat edilir. Her karaktere en azından bir geçmiş çıkarılır ve Ediz karşımıza daha sağlam çıkar. Bir de Doğa'nın gücünü hissetmeyi istiyorum.

25 Mart 2016 Cuma

Yabancı "Şahmeran"

Yabancı "Şahmeran"
Öznur Yıldırım
2016
Pegasus Yayınları
Uzun bir ara, aylardan sonra gelen bir bölüm derken yine aylar önce Pegasus Wattpad fenomeni diyebileceğimiz hikaye olan Yabancı'nın kitap olarak okuyucu ile buluşacağını açıkladı. Pegasus Yayınlarının ilk Wattpad kitabı olacak, son olur mu bilemiyoruz. Bekleyen kesim ise oldukça büyük ki zaten uygulama da büyük bir kitleye sahip bir hikaye olduğu için ilk imzasının olduğu yerin yıkılacağını düşünüyorum.

Öznur Yıldırım, 19 yaşlarında üniversiteye hazırlanan genç biri ama yazdıkları ile çoğu insanın hayranlığını kazandı. Siz hala Ediz Çağıran adını duymadınız mı? Ben bu ismi her yerde gördüğüm için hikayeyi okumaya başlamıştım. Yazara gecikmeler yüzünden sinirli bir kesim olsa da aynı zamanda bekleyen de büyük bir kitle var. Ben de bekliyorum. Ediz'i ve devamını okumak için seri halinde yayınlanacak bu kitabı çok merak ediyorum.

Tüm herşey bir yana Öznur'un kalemi basit bir kalem değil. Cümleleri de haliyle insanı kendine çekiyor.Ve eğer bu yazma işini devam ettirirse Öznur Yıldırım ismini uzun yıllar duyacağımızı düşünüyorum.

Yayınevinin duyurduğuna göre 1 Nisan 2016'da kitap sonunda okuyucuları ile buluşuyor. Bende sabırsızlıkla bekliyorum.

"Üzerime çöküyor kaybın gölgesi, bir katilin kollarında kalbim yok oluyor; acımasızlığın doğurduğu gözyaşları gözlerimdeki yerini alıyor ve şeytan ruhumda çetele tutuyor."

24 Mart 2016 Perşembe

Nemesi ile "Deli"

Gülsen Kılıçarslan
Nemesis Kitap
2016

Wattpad'de yazmaya başlayan Gülsen Kılıçarlan'ın Nemesis ile çıkardığı kitabı "Deli" isimli kitabını hala duymayanınız kaldı mı? Açıkcası Wattpad'de ilk hikayesi Şurimşine'yi okuyup Deli'ye de bir süre devam ettim. Sonrasında bir soğuma yaşadım ve kütüphanemden çıkardım.

Tüm ilgimi Gülsen Hanım'ın katıldığı bir programı izleyerek tekrar kazandım. Orada kendini anlatan o kadını ben sevdim. Sonra baktım ki Deli çoktan 'çok satanlara' girmiş. Henüz okumadım ama diğer bad boy hikayelerinden oldukça farklı olduğunu bilecek kadar da hikayeye hakimim. Üstelik öyle bir kitlesi var ki kendilerine "Deli Tayfası' diyorlar ve yazarlarıyla birebir iletişim halindeler. Kitabın doğal olması ve içten olması da ayrı bir artısı diye düşünüyorum. Ben Wattpad önyargısı olmayan bir okur olarak, kitabı kitapyurdu listeme ekledim. Eğer sıra gelirse almak istiyorum. 

Buyrun bu da arka kapağından;

Annem ve babam, bana karşı hiçbir zaman, o sevgi dolu ve ilgili anne babalar gibi olmadılar. O yüzden ben de küçüklüğümden beri kendimi. rengârenk hayaller kurarak mutlu etmeyi öğrendim. En sevdiğim hayalin rengi ise beyazdı. Beyaz bir gelinlik... Beyaz, mutluluğun, askın ve bir gün kendi yuvamı kurabileceğimin müjdecisiydi. Bu evde kavuşamadığım huzura, kendi kurduğum yuvada sabip olacağıma gerçekten inanarak büyümüştüm. Oysa şimdi ailem, bu hayalimi de elimden almıştı. Benimle hiçbir ilgisi olmayan bir olaydan dolayı, biç tanımadığım ve civardaki herkesin Deli diye bildiği bir adamla evlenmek zorundaydım. Tüm ilçede deli diye tanınan bir adam: Emre. Aradığı şefkati ailesinden bile görememiş, tek hayali bir gün sevdiği adamla evlenmek olan bir genç kız: Elt Ve zoraki bir evlilik. Kimsenin bilmediği bir psikolojik sorunla boğuşan Emre ve Emre'yi tanıdıkça ona karşı anlayamadığı bir şekilde merhamet duymaya başlayan Elif, gerçek bir aile olabilecek miydi? Emre tekrar delirmeseydi; belki.

15 Şubat 2016 Pazartesi

Ölüme Fısıldayan Adam | Wattpad Aşkına #2


Ölüme Fısıldayan Adam
| mishapm

4n1k ile mizahı yaşatan Büşra Yılmaz'ın wattpad uygulamasında paylaştığı bir hikaye daha var. Üstelik mizah kelimesinin yakınından geçmeyen bir hikayesi var.

Ölüme Fısıldayan Adam, benim için bu uygulamadaki özel hikayelerden bir tanesidir. O kadar özel ki nasıl yorumlanır? kestiremiyorum. Büşra'nın o kaleminde boğulurken Okyanus'un ortasında kalıyorsunuz ve günden güne Okyanus'a aşık bir Balık olup çıkıyorsunuz.

Özgür ve Yosun, ana karakterler. Aynı zamanda benim için uygulamanın en baba karakterleridir. Bu kadar özel ve orjinal bir hikaye daha henüz okumadım. Çok farklılar ve bu farklarını okurken yaşıyorsunuz. Bir anda Özgür'ün aptal balığı gibi hissediyorsunuz. Bir anda tüm kıskançlık duygularınız tavan yapıyor ve bir Okyanus'unuz olsun istiyorsunuz. Bu sıradışı adam ve kadının özelliğinde boğuluyorsunuz. 

Cümlelerin her biri ve aralarındaki diyaloglar özenle yazılmış. Tekrar tekrar okuma isteği yaratıyor. Her bir cümleyi alıntılamak ise hobiniz oluyor. Büşra'nin kalemi tutan parmak uçlarından tek tek öpme isteğim var. Yazmaya gönül veren insanın yaşına değil de yazdıklarına bakmamız gerektiğini yüzümüze vuruyor.

Ağır bir ilerleyişi var ama cümleler öylesine ruha dokunuyor ki hiç ağır gelmiyor.  Daha ilk bölüm girişi ile zaten sizi içine hapsediyor. Yazarın, kaleminin o özelliğini ve tadını esas bu hikayede anlıyorsunuz. Büşra'nın o tatlı halinin yanında böylesine bir kurguyu yazabilmesi için özel bir kafası olduğunu düşünüyorum. Kendisinin geleceği olduğununda eminim. Ölüme Fısıldayan Adam, bir çok kitabı gerisinde bırakacak kadar özel ve güzel...

Hikaye, Mart ayı sonlarına kadar elimize kitap olarak geçecek diye bir haber verildi. Büyük ihtimalle yazarın diğer kitabı gibi Epsilon yayınlarından çıkacak. Bölümler kalkmadan uygulamadan kesinlikle okumalısınız...

  • Gencecik yüzümde sadece ve sadece ölümün ayak izleri vardı.
  • Ben senin acılarına, senden daha çok aşığım.
  • Yosundum bir kaya altında özgürleşiyorum. 
  • Yürüyemiyorsan uçarsın dedi ölüme fısıldayan adam, ben de ona uçtum.

Hikayeye ulaşmak için TIK

20 Ocak 2016 Çarşamba

Aşk Nöbeti | Wattpad Aşkına! #1


Aşk Nöbeti | askyakarmi

Diğer bloğumda Wattpad merakımdan bahsetmiştim. Wattpad Aşkına! başlıklı yazımdan sonra dedim ki buradan bu başlığa devam edeyim. Çoğu önyargının aksine ben yeni Türk yazarlar keşfettiğim bu uygulamayı seviyorum. Kalemiyle tanışıp aynı şekilde sevdiğim kalemlerin de kitap olmasını dört gözle bekliyorum. Hal böyle olunca dedim ki belki fark edilmeyenleri de ben burada farkettiririm. Bazılarımız üşengeç ve binlerce hikaye arasından kendine hitap edeni bulmaya üşeniyor. Bu sayede benim de üşengeç arkadaşlara bir tık yardımım olur.

Bir kitabı elime alıp okumak daha keyifli gelse de bazen telefonumu elimden düşürmediğim zamanları da bu şekilde değerlendiriyorum. O yüzden her an yeni ve güzel bir hikaye keşfetmek benim için zor gelmiyor.

İlk yazımda genel olarak sevdiğim hikayelerin isimlerini geçirmiştim. Bu yazı serisi ile her yazıda bir hikayeye yer vermek istiyorum.

Aşk Nöbeti, askyakarmi kullanıcı ismini kullanan Ayşe'ye ait. Hikayenin içinde dört mükemmel Bordo Bereli ile karşılaşıyorsunuz. Alihan, Ulaş, Volkan ve Serdar isimli dört adamdan Ulaş ve Alin tarafını okuyoruz. Yazarı olgun bir kadın olunca haliyle içinde tutkuya dair çok cümle bulacaksınız.

Aynı zamanda askerlere biraz sevginiz ve özellikle zaafınız varsa bu konuda da hikaye oldukça iyi bilgiler paylaşıyor. Açıkcası öyle güzel operasyon sahneleri var ki hem gururlanıyor hem de eğlenebiliyorsunuz. Zaten hatunun kalemi o kadar güzel ki, Alin'in ağzından anlattığı hikayenin içine girmekte hiç zorlanmayacaksınız. Bir bakıyorsunuz Ulaş ile askeriyedesiniz bir bakıyorsunuz Alin olmuş Ulaş'ı arzuluyorsunuz.

Aşk'ı ve tutkuyu harmanlayıp bize sunduğu yetmezmiş gibi bazen kahkaha atacağınız kadar da mizah yapıyor. Sıcacık ve içten karakterleri benimsememek elde değil. Bu saydığım dört muhteşem Bordo Berelimizin haricinde daha çok karakter var ve her karaktere bir şekilde değiniliyor.

Hikaye şuan tamamlanmış durumda bekliyor. Savaşma Seviş serisinin ilk kitabı Ulaş ve Alin'i anlatıyor ama devamı da geliyor ve gelecek -yani yazarın öyle bir sözü var- Her birinin hikayesine de devamında girilecek. Zaten Aşk Nöbetini okuduktan sonra sadece Ulaş ile yetinmeyip diğerlerinin hayatlarını da merak ediyorsunuz.

Volkan, benim bebeğim. Ulaş, mükemmel öküz ve tabiki ondan da daha öküz olan Serdar'ın hayatını merak etmemek olmaz. Öküz dediğime bakmayın, hiçbiri bad boy ya da kötü çocuk havasında karakterler değil. Zaten Wattpad bu konuda yeterince sıkmış durumda olduğu için bad boy harici tüm hikayeler artık ilgi çekici olmaya başladı.

Yazarı'nı da sevimli buluyorum. Okuyucuları ile oldukça iyi bir iletişim halinde. Sadece Fox Tv'de yayınlanan İnadına Aşk dizisi ile biraz arayı açtı ama yine de Aşk Nöbeti, tüm karakterleriyle benim için ayrı bir yerde olacak.

Aşk Nöbeti'ne son gelen habere göre İnkılap Yayınlarından kitaplaşacak. Eğer hala okumayanınız varsa bölümler kalkmadan okumalısınız.

Hikayeye ulaşmak için TIK

14 Ocak 2016 Perşembe

4N1K | Büşra Yılmaz

Büşra Yılmaz
Epsilon Yayınları
Sayfa Sayısı: 438
Baskı Yılı: 2015
Yaprak; küçükken, markette annesinden sürpriz yumurta istediği için bulgur reyonuna sıkıştırılıp çimdiklenenler, ilkokul önlüğünün altına eşofman giyip okula gidenler, yeşil silgisini diş izi yapanlar ve kırmızı kapaklı tüm dersler kitabının saman sayfalarını silerken yırtanlar kadar sıradan bir kız çocuğuyken; birlikte büyüdüğü dört çılgın erkek arkadaşı yüzünden akranlarından biraz farklı bir kız haline gelmiştir. Dünyası, on iki yıllık dostları, gamzeli kahramanı Ali, tek ideolojisi3P (pizza, pijama, pislik) üzerine kurulu bir çılgın, Oğuz, sevgilisini kendi vesikalık resminden bile kıskanan demirli, Gökhan ve notları toplamda bile 100’e ulaşamayan çorap fetişisti tatlı çapkın Sinan’dan ibarettir. Kalbi dördüyle tıka basa dolu, hayatı onlarla rengârenk olduğu için aşka ne inancı vardır ne de ihtiyacı... Ama bir gün rutin (!) hayatı, doğum gününde gelen bir paket ile tümden değişir. Paketin içinde, gizemli bir âşıktan gelen, kızımızın asla giymeyeceği türden gösterişli bir elbise ve içinde de bir not vardır.


Diyorum ki;


Wattpad iyi kalemleri de bizimle tanıştırıyor. Ki bunlardan benim için en özel olan insan Büşra Yılmaz'dır. İlk kitabı ve ilk imza günüyle ülke gündeminde oldu. Peki, hak etti mi? derseniz. "Evet," derim. İlk olarak 4N1K’yı okursanız belki abarttığımı düşünebilirsiniz. Bende hak veririm.

Lakin kendisinin kaleminin özelliği ile tanışmak isterseniz hala wattpad isimli uygulamada paylaştığı hikayesi Ölüme Fısıldayan Adam’ı okumalısınız. (Kendisi Epsilon ile kitap olma sürecine doğru hızla gidiyor.)

4N1K’ya gelirsek gencecik beş gencin aşırı mizah hayatlarını ele alıyor. Bir an bile akıcılığından taviz vermeden ilerliyor. Yaprak, özel bir karakter ve ben onun için ‘erkek fatma’ diye avam bir tabir kullanmayacağım. Kalbi de kendi de güzel ve özel bir karakter.

Alikuş ise ‘esas oğlan’ diye tabir edilse de onun karakteri de fazlasıyla özel ve güzeldir. Kendisi bir BadBoy değil. Kızları yatağına atıp, kendini mahallenin kabadayısı sanan bir dingil, hiç değil. O bir Gamen! Gencecik bir insan nasıl bir aşk yaşar Ali ile görebilirsiniz. O masumluğunu yitirmiş hikayelerdeki esas oğlanlardan çok farklıdır. “Sen hariç, Yaprağım,” diyerek kalbimizi kazanan gamzeli çocuktur. Özel ve güzeldir. Otuz yaşındaki bir kadını da kendine hayran bırakır. Liseli bir genç kızı da kendine aşık edebilir.

Oğuz, eşek sıpası bir karakterdir. Kendisini meme ve pizza sevdasına rağmen bir ‘sapık’ gibi göremezsiniz. Yaşadığı ilişkisi ise adeta orjinallik abidesidir. Kitabın benim için en eğlenceli karakteridir.

Sinan ve çoraplarını sevmemek mümkün değil. Üstelik o egosunun altındaki şirin karakterine ne yazmalı bilmiyorum. Kendisi ‘kız sever’ ama o da bir bad boy değil.

Gökhan, küfürlerinin orjinalliğine keşke kitap da sansür uygulamasalardı. Biz onu öyle sevmiştik. O psikopat halleri ve klasik Türk erkeği hallerini ben bile seviyorum. Kitabın son kısmında beni benden aldı. Koskoca Gökhan gitti ve olgun, düşünceli ama kalbimizi kırık bırakan adam geldi.

Kitabına özel yazdığı final, kesinlikle beni tatmin etti. Beklediğimize ve okuduğumuza değdi. Yani tatsız, aceleye getirilmiş bir son okumadım. Büşra Yılmaz’ı da daha çok sevdim. Eğer taze ve genç bir yazara şans vermek isterseniz, okumalısınız.

Kalemine, yüreğine sağlık Anakuş…

13 Kasım 2015 Cuma

Düşman | Meryem Coşkunoğlu

Yazar: Meryem Coşkunoğlu
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Baskı Yılı: 2015
Sayfa Sayısı: 583

Kasveti en az kendisi kadar büyük uçurumdan düşen kadın, kendini karamsar adamın kanlı ellerinde bulmuştur. Kanlı eller, yeni kurbanına kavuştuğu gibi parmaklarını ince boğaza sarmaya, beyaz teni morartmaya başlamıştır. Miras diye ortaya atılan bir iddia, hem ilk hem de son yalandır. Bu yalan, yaprak gibi savrulan yorgun ve kırık bedenin en büyük kalp ağrısıdır. Savaşçı ruhun silahını tutan duygusuz adam, ruhu silmeye meyillidir. lakin zehirden doğan beden onu etkisi altına alacaktır.

Benliğini arayan bir adam, alevleriyle dansa davet eden ateşi harlayan bir kadın;iki düşmanın hikayesi.

Diyorum ki;
Düşman, benim Wattpad uygulaması sayesinde tanıştığım bir hikayeydi. Soluksuz okudum. Kurgusunu sevdim. Her bölümü sabırsızlıkla bekleyip, sindire sindire okudum. Meryem, 1999 doğumlu genç bir kızdı. Ama kelimelerini sevdim. Kurgusunu sevdim. Yarattığı Uzay Soykır'ı sevdim. Sadist bir tarafı olan kısımları sevmekten bahsetmiyorum. Ama Uzay Soykır'ın farkını sevmiştim. 

4N1K'dan sonra ikinci kez bu uygulamadan çıkan bir kitabı aldım. Kapağı görür görmez vuruldum. Fazlasıyla Uzay ve Ecre'yi yansıtıyordu. 

İşte herşey kitap elime geçene kadar güzeldi...

Kitabı aldım. İzin günümde okuyayım dedim. Tabi merakıma yenilip uygulamaya son eklediği kısımdan sonrasını okumak istedim. 583 sayfası olan kitabı çevirdim. Çevirdim. En son Wattpad uygulamasında okuduğum yer 563. sayfadaydı. Hayatımda bir süredir ciddi anlamda böyle beni hayal kırıklığına uğratan bir kitap olmamıştı. Ben 20 sayfa için gidip kitabı almıştım. Kitaba verdiğim paraya değil de finalinin bu hızlı halini sevemedim. O tatlı heyecanım için üzüldüm.

Ben sayfa sayısını görünce heyecanlanan sıradan bir okuyucuyken sadece uygulamadakinden farklı 20 sayfa okudum. Yazarına ulaşıp bu yorumumu ona yapabilirim. Ama taze bir yazara hevesini kırabilecek sözler söylemek istemiyorum.

Geriye kalan sayfaları okudum. Bir tarafım dedi ki bu kız öyle bir final yazmıştır ki 20 sayfa acısını unutursun. Ama yine olmadı. İkinci bir hayal kırıklığı yaşadım. Ne Uzay Soykır'a doyabildim. Ne de hikayeye... Tadı damağımda kaldı. 'Kitap bitti, ben de bittim.' demek isterdim. Ama olmadı. Görkem ile alakalı kısım sürpriz oldu ama bu kadar. Çok üzüldüm. Hiç unutamayacağım bir final bekledim. Uzay ve Ecre'nin tutkulu sahnelerindeki anlamsızlık, sırf iyi bir cümle kurmak için kurulan bir iki cümle ve 'Ölmek için fazla ölüsün' cümlesi beni yorumsuz bıraktı. Wattpad'in o güzel hikayesi Ölüme Fısıldayan Adam'ın cümlesiymiş gibi gelen bu cümleyi görmek istemezdim.

Yine de Uzay Soykır'ı tanımak güzeldi.