22 Nisan 2016 Cuma

Şahmeran (Yabancı Serisi I ) | Öznur Yıldırım

Öznur Yıldırım
Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 600
2016


Sen cennetin varlığından gurur duy, ben cehennemi istiyorum.

Yağan kar şiddetini gitgide artırıyor, koyu renk saçlarıma tutunan kar tanelerinin sayısı çoğalıyordu. Konuşmadı, konuşmadım. Sessizlik... Aramızda her daim geçerli olan bir alfabeydi sessizlik. Ben de bu alfabeye bir kez daha boyun eğdim ve uzun, titreyen parmaklarımı avuçlarımın içine bastırdım. Elimi yanıma indirdiğimde avuçlarımda eriyen kar yere damladı...
Rengi, kan rengiydi.
Rengi, kaybın rengiydi.
Rengi, bir cinayetin rengiydi.




 ---

Wattpad uygulamasından ilk okuduğum hikayeyi, bir kitap olarak ellerime aldığımda tekrar okuyamayacağımı düşünüyordum. Ama başardım ve iki gün bile sürmeden kitap elimde eridi gitti. 

Şimdi genel olarak bir yorum yaparsam; 
Ben kitap okumayı seven bir okuyucu olarak Wattpad'i korkutucu bulmuyorum. Küçük, büyük fark etmez ama bu kadar hikayenin arasında okunmaya değer şeyler olduğunu düşünüyorum ve bunlardan hepsi olmasa da kitap olmayı hak edenler de var. Öznur Yıldırım'ın Yabancı'sı da benim içim kitap olmayı hak ediyordu. Hiç akla gelmeyecek bir kurgu ya da bir kalem diyemem ama önemli olan da bilindik bir kurguyu yazarken kendine ait parçalar eklemektir. Öznur genç yaşında bunu başarabiliyor. Zaten kitabı elinize aldığınızda 15 yaşındaki Öznur ile 18 yaşındaki Öznur'un kaleminin ilerlemesini fark ediyorsunuz. Kusursuz değil ama ilerisi için daha iyisi olacağını düşünüyorum. Betimlemeleri ve Doğa'nın iç sesine eklemelerini de sevdim diyebilirim.

Bir de ayrıntılı olarak gözüme takılanlar var;

Ne yazık ki eklemeler sırasında fark edilmediğini düşünüyorum ya da editör bizim kadar bunalmamış. Fazlasıyla kelime tekrarı var ve bu biraz benim hikayeden kopuşlarıma sebep oldu.

Doğa'nın gücünün ve kaçırılmasının ardındaki o öfkeyi tam anlamıyla hissedemedim. Uygulamada okurken bu tarz kısımları es geçiyordum ama kitap olacak ve eklemeleri, düzenlemeleri olacak diye düşünüyordum. Haliyle Doğa'nın iç sesine verilen ağırlıklarda da kızın öfkesini ya da korkusunu tam anlamıyla hissetmek isterdim. Bir katilin elinde tutulan bir kızın o an tek sorununun saçlarını yıkamak olması bana tebessüm ettirdi. Nerede bu Doğa'nın dil başlı halleri? Doğa'nın dik başlı olduğunu onun anlatımıyla öğreniyoruz ama bu duygular okuyucuya ulaşmıyor. Herhalde Ediz'in emir kipli cümlelerinde Doğa'nın öfkesini hissedemeyen sadece ben değilimdir.

Doğa'nın bildiğim kadarıyla doğa üstü yetenekleri yok. Durum böyle olunca da şuana kadar hiçbir fikri olmayan Ediz'in duygu değişimleri hakkında gözlerine bakarak net çıkarımlar yapması inandırıcılıktan biraz uzaktı. Doğa'nın anlatımından değil de sanki yazar arada ipin ucunu kaçırmış gibi...

Gece ve Uygar ikilisi için bir hikaye ya da kısa bir özet yazılmadan direk olaya daldırılmış sanırım. Çünkü ara ara kopukluklar var. Önce Ediz'in ağzından borçlarından dolayı Ediz ile olduklarını öğreniyoruz. Sonrasında bir bakıyoruz buz gibi Ediz'in ailesini yakından tanıyor ve sırlarına hakimler. Sanki yüzeysel iki karakter olmuş. Okuduğumuza göre Ediz'i çok iyi tanıyorlar ve bazen Doğa'yı uyarıyorlar ama öyle bir an geliyor ki Ediz'i kışkırtacak cümleler kuruyorlar. Ediz neredeyse Doğa'yı öldürecek kıvama geliyor. 

Kitabın en akıcı kısımlar Hatay da olan kısımlardı. Ediz'in o bilindik cümlelerinin gelmeye başlamasıyla onu özlediğimi fark ederek hızlı hızlı okudum. Ama okurken şunu farkettim; Bizim soğuk, dediğini yapan yeşil gözlü katilimiz bazen çocukça hareketler yapıyor.  Doğa'ya çocuk diyor kendisi ondan daha fazla çocuklaşıyor. 

Serinin devamında, umarım daha fazla dikkat edilir. Her karaktere en azından bir geçmiş çıkarılır ve Ediz karşımıza daha sağlam çıkar. Bir de Doğa'nın gücünü hissetmeyi istiyorum.

18 Nisan 2016 Pazartesi

Hayvan Çiftliği | George Orwell

George Orwell
Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 152
2016

İngiliz yazar George Orwell (1903-1950), ülkemizde daha çok 1984 adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş ikinci ünlü yapıtıdır. 1940'lardaki 'reel sosyalizm'in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında 'yergi' türünün başyapıtlarından biridir. Hayvan Çiftliği'nin kişileri hayvanlardır.
George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıkça görülecektir. Öbür kişiler bire bir belli olmasalar da, bir diktatörlük ortamında yer albilecek kişilerdir. Romanın alt başlığı Bir Peri Masalı'dır. Küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değildir; ama roman, bir masal anlatımıyla yazılmıştır.


--


Utanarak söylüyorum ki; George Orwell gibi bir kalem ile yeni tanıştım. Ve kalemine ayrı zekasına ayrı bir bağlandığımı itiraf etmeliyim.

Kara mizahın babası diyerek kitaplarımın arasında ayrı bir yere koyacağım. Bir düşünce yada bir görüşün mizahi aynı zamanda iğneleyici bir dille anlatılmasının yanında ben içerisinde bugüne ait çok cümle bulduğum için elimden bırakamadım. Zekanın getirisi ince ince işlenmiş kinayeli cümleler olarak dönmüş. Akıcılığının verdiği bir güzellik sayesinde, film izler gibi kapılıp gidiyorsunuz.

Stalin, Lenin ve Marx gibi iz bırakan adamları incelemeye ve araştırmaya başladığım dönemlerde okuduğum için sayfaları büyük bir iştahla okudum. Karakterlerin, gerçek isimlerle ilişkilendirilmesinden ziyade hayvanların zamanla değişimi, okuyarak ve daha çok araştırarak daha iyisini yapacakları yerde daha fena bir yönetim şekline ağır ağır geçişlerini okuduk. Diktatör rejimden kurtulacakken tekrar yine o rejime geçiş sürelerinde fazlasıyla alınabilecek mesaj var.

Güç ve zekanın aynı zamanda bir lider peşinde gitme meraklısı olan kesimi inceleme şansı elde ediyoruz.

İncecik ve masalsı bir dil ile yazılan kitap bir de sizi düşünmeye yitiyor. Üstelik okurken üzülüp, sinirlenerek beklemediğim kadar duygu geçişi yaşadım. Sürekli kendimi hayvanları eleştirirken buldum ama günümüze de uyarlamadan ne yazık ki duramadım ve hep bir kıyas içinde oldum.

Karakterlerin çokluğu ilk sayfalarda beni korkuttu. Açıkcası ağır bir dile hakim olacağını düşünüyordum ve aynı zamanda kafamın dolu olduğu bir dönemde çok karakteri aklımda tutamayacağımı zannediyordum. Ama beni bu konuda oldukça çok yanılttı. Her bir hayvanın kendine özgü karakterler ile ilerlemesi kafamı karıştırmadı ve aksine her birini bende kalıcı bir hale getirdi.

Koca Reis'e saygı duyarken, Moses'in o işe yaramaz hallerini tebessüm ederek okudum. Boxer ise benim için unutamayacağım bir burukluk bıraktı. Napolyon'un ince ince işleyerek kendini büyütmesine ne yalan söyleyeyim hayran oldum ve uğraşları sonucunda bir lider olmasına şaşırmadım.

"Bütün hayvanlar eşittir." diyerek çıkılan bir yolda cümlesinin zaman ilerledikçe "Bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir." gelmesi içimde garip bir burukluk bıraktı.

Kitabın son cümlesini okuyup kapattığımda yaşadığımız döneme baktım. Yeni bir bakış açısından ziyade bakış açımı genişletti. Etrafımdaki insanlara baktım ve tekrar kitabın sayfalarını çevirirken "Keşke okumaya ve araştırmaya sadece domuzlar yönelmeseydi." diyerek hayvanların çiftliği ele geçirmesinden sonra en az domuzlar kadar okumaya ve araştırmaya yönelselerdi ne olurdu? diye düşünerek tekrar başa döndüm.

16 Nisan 2016 Cumartesi

Bahar Okuma Şenliği 2016

Kış okuma şenliğindeki sonucum bir hüsran olsa da kendimi tutamadım. Aslında bu şenlik için en sevdiğim durum okumadığım kitapları okumak oluyor. Bu yüzden Bahar Şenliğine katılıyorum ve hazır işten de çıkmışken bu sefer kendim için daha umutluyum. Öyle bir azimle başlıyorum ki her kategoriye bir kitap aradım buldum. Elimde olanları tüketirken yeni alacaklarımı da böylece belirlemiş oldum.

1. Kategori (10 puan): Olayların bahar mevsiminde geçtiği veya baharı, çiçekleri, börtü böceği çağrıştıran bir kitap.
Aşık Kuşlar / Cecelia Ahern

2. Kategori (10 puan): Bir çizgi roman veya manga veya foto roman.
Çizgilerle Nazım / Müjdat Gezen

3. Kategori (10 puan): Yaşanmış bir savaşı anlatan bir tarih kitabı veya olayların yaşanmış bir savaş döneminde geçtiği kurgusal bir roman.
Ateşten Gömlek / Halide Edip Adıvar

4. Kategori (10 puan): Anti-kahraman bir karaktere sahip bir kitap. (Öneriye ihtiyacınız varsa goodreads sayfalarına buradan veya buradan ulaşabilirsiniz)
1984 / George Orwell

5. Kategori (10 puan): Evde okunmayı bekleyen veya elinizde olmasa da okumak isteyeceğin 10 kitaptan kurayla belirleyeceğin bir kitap.
 Yabancı / Öznur Yıldırım

6. Kategori (10 puan): Yasaklanmış bir kitap.
Fikrimin İnce Gülü / Adalet Ağaoğlu

7. Kategori (10 puan): "Kadın" temalı bir kitap.
Adı: Aylin / Ayşe Kulin


8. Kategori (10 puan): İşlenen suçun cinayet olmadığı polisiye/gerilim türünde bir kitap.
Erebos /  Ursula Poznanski 

9. Kategori (10 puan): Gilmore Girls listesinden bir kitap. (Listeye buradan erişebilirsiniz)
Fahrenheit 451 / 

10. Kategori (10 puan): Normalde okumayacağınız veya uzak duracağınız türde bir kitap.
Seviyorsan Git Konuş Bence / Fatih Yağcı

11. Kategori (10 puan): Mektup veya anı veya biyografi veya otobiyografi türünde bir kitap.
Cezaevinden Mehmet Fuat'a Mektuplar / Nazım Hikmet

12. Kategori (10 puan): Kitap Ağacı'nın aylık kitaplarından veya herhangi bir Kitap Ağacı Kulübü tarafından Bahar Okuma Şenliği sırasında okunacak bir kitap.
 Kadın Olmayı Hatırlamak /  Bülent Gardiyanoğlu

13. Kategori (10 puan): Basılı tek bir kitabı olan bir yazardan bir kitap.
Muhtelif Evhamlar Kitabı /  Ömür İklim Demir

14. Kategori (10 puan): Hayvanların ana karakterlerden biri olduğu bir kitap.
Beyaz Diş /  Jack London

15. Kategori (10 puan): Genç yetişkin türünde bir kitap.
Köpek Düşleri / Marcus Zusak

16. Kategori (10 puan): Olayların Güney Yarımkürede geçtiği bir kitap.
Yüzyıllık Yalnızlık /  Gabriel Garcia Marquez  

17. Kategori (10 puan): Kendi ülkesinde yaşamayan / yaşamamış bir yazardan bir kitap.
Ara Dünya /

18. Kategori (Her kitap 10 puan, 3 kitabı da okuyana ekstradan 20 puan, toplam 50 puan)Olayların geçtiği yerin kitabın isminde yer aldığı üç kitap.
 Anayurt Oteli / Yusuf Atılgan
Paris ve Londra'da Beş Parasız / George Orwell
Dublin Caddesi / Samantha Young

19. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplam 60 puan): Kapağındaki baskın rengin kırmızı ve mavi ve yeşil olduğu birer kitap. (Her renkten bir kitap okumanız gerekiyor).
Kırmızı: Sırça Köşk / Sabahattin Ali 
Mavi: Mucize / R.J. Palacio
Yeşil: Numaran Bende Var / Sophie Kinsella


20. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 20 puan, toplamda 60 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.
Maymun Aklı / Daniel Smith

En Çok Beni Sev / Julia Quinn
Baba ve Piç / Elif Şafak
Kırmızı Saçlı Kadın / Orhan Pamuk


21. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 80 puan): Ölmeden Önce Okunacak 1001 Kitap Listesinden dört kitap. (Listeye buradan erişebilirsiniz)
The Lord of the Rings (The Lord of the Rings #1-3) / J.R.R. Tolkien
Dorian Gray’in Portresi / Oscar Wilde

Şato / Franz Kafka
Fareler ve İnsanlar / John Steinbeck


22. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 80 puan): Kendinizin belirleyeceği bir temaya uyan dört kitap.

Tema: Peyami Safa'nın Eserleri
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Canan
Mahşer
Cumbadan Rumbaya
 

10 Nisan 2016 Pazar

4. Yaş İçin 4. Kez Çekiliş! #4

Mayıs ayında bloglarımın 4. senesini doldurdum. Kutlamak için geç kalmış olsam da önemli olan geç kalmak değil diyerek her iki blogumda da 4. çekilişimi başlatıyorum. 

Çekiliş sonucunda Pegasus Yayınlarından 1 Nisan 2016'da çıkan Yabancı'yı ve yanında yabancıya çok yakışan siyah bir defteri hediye ediyorum. 

Çekilişi hem her iki blogtan hem de @tersokur hesabımla instagramdan başlatıyorum. Yani blogunuzun olması zorunlu değil. 

1 Mayıs 2016 gecesi çekilişi bitirip yine bu üç yerden de sonuçları açıklayacağım.

Şartlara gelirsek; 

Blog ile katılacaklar; yoruma katıldığınızı belirten bir yorum atarken mail adresinizi de yazmayı unutmayın. :)

6 Nisan 2016 Çarşamba

Kuyucaklı Yusuf | Sabahattin Ali

Sabahattin Ali
Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 221

"Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi. Muazzez'in varlığı Yusuf için büyük boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca Yusuf'un hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olmayacağını sanıyordu."
Kuyucaklı Yusuf Türk edebiyatının belki de en romantik kahramanıdır. Hayatın ve insanların zalimliği karşısındaki naif duruşu ile bir yandan trajik bir sona ilerlerken, bir yandan da yaşadığı lirik aşk hikayesinin kahramanı olarak edebiyat tarihinde yerini almıştır.

Diyorum ki; 

Söz konusu Sabahattin Ali ise kitabın diline ve akıcılığına yorum yapmak ne haddime der susarım. Bir kere bile beni bu konuda yanıltmadı ve hayal kırıklığına uğratmadı. Her zaman onun kelimelerinin asil cümlelere dönüşmesini keyifle okudum. Her paragraf sonunda kendimi yavaşlatmaya çalışsam da su gibi akıp gitti.

Yusuf'un hayatının ortasına birden bırakılıyor gibi oldum. Bu ani girişi yadırgamak yerine Yusuf'u daha çok merak ederek devam ettim. Yusuf ile beraber diğer karakterlere geçişi de çok sevdim. Bir an bile sıkılmadan her bir hareketlerini merak ederek okudum.

Kübra karakterinin çok daha derinine inmek isterdim.

Kaymakan Salahattin Bey, en az Yusuf kadar merakımı taze tutan karakter oldu. Ve nedenini anlayamadığım bir şekilde Ali karakterini de sevdim.

Söz konusu Sabahattin Ali'nin kalemi olunca belki ben objektif olamıyorumdur ama her bir cümlesini ayrı ayrı bağrıma basacağım bu güzel adam bir de kitabın sonunu tam da layıkı ile bitirmiş. Bir yıkımla başladı ve bir yıkımla bitti. Kalemi hüzün kokan Sabahattin Ali, bıraktı yine içime en derin hüzünleri...