19 Ağustos 2013 Pazartesi

Özgürlüğün Elli Tonu (Fifty Shades of Grey Serisi #3)


Sonuncu ve favorim olan Özgürlüğün Elli Tonu yer yer sıkıcılığı da eline almadı desem yalan olur.Seri konuşulmayı hak ediyor.Yazarın hayal gücü bir kere alkışı hak ediyor.Abartılan kadar var mıydı diye sorarsanız bu tarz romanı ilk defa okuyorum okuduklarım arasında en iyi diyemem bu yüzden ama dediğim gibi yazarın hayal gücü ağzınızı açık bıraktırıyor onun için bile tebrik etmek lazım.

Bu kitabın en çok sevdiğim tarafı Christian’ı tamamen tanımak oldu.Onu böyle ağırdan alarak tanıtma işlemi çok yerinde olmuş.Ana’dan önce ve sonra olarak iki dönem de incelesek hoş olabilir. :)
Romanın sonlarında birkaç yeri Bay Grey’in gözünden okumak çok güzeldi.Keşke bunu devam ettirebilseydi yazar ya da aynı anda ikisinin de gözünden okuyabilseydik.Alacakaranlık serisinde Edward’ın gözünden okumayı istediğim gibi burada da aynı durum Christian için geçerliydi.En azından daha uzun olsaydı tadı damağım da kaldı.

Evlilik sonrası halleri güzeldi ama düğünün böyle geçiştirilmesi ne kadar anlamsız olmuştu? O yüzden sanki bir şeyler eksikti bu duruma bir anlam veremedim.Ana’nın düğün stresini okusaydık mesela neden bu geçiştirme?

En sıkıldığım kısımları ne yazık ki seks bölümleri oldu.Normal de aralarındaki tutkuyu sevdim lakin artık bunalttılar.Bir sorunları olduğun da konuşamamaları,Ana’nın kendi düşüncelerini paylaşmak istediği her an bu durumu seks ile geçiştirme vs. Sıkıldım ve bunaldım.Bir yerden sonra midem de pek kaldırmadı.Sinir bozucu bir durum olmaya başlıyor.Kendimi çok kaptırmakla alakalı da değil hani bekliyorum ciddi bir konu olmuş konuşsunlar istiyorum ama bu iki arkadaş ya kavga ediyor ya da yataktalar haliyle bir yerden sonra bitsin istiyorum.

Akıcı bir şekilde ilerledi ve ben de zevk alarak okudum fakat aradaki geçiştirilmişlikler olmasaydı daha güzel olabilirdi.

Arka Kapak
Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı...

Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak.

Anastasia Steelein ne istediğini bilen, göz alıcı iş adamı Christian Greyle tanışması, her ikisinin de hayatlarını geri dönülmez biçimde değiştiren şehvetli bir ilişkinin kıvılcımını çakmıştır. Christianın sıra dışı zevkleri karşısında şoka uğrayan, ondan hem hoşlanan hem de korkan Ana, daha derin bir bağlılık istiyordur. Onu yanında tutmaya kararlı olan Christian, bunu kabul eder. 

Şimdi her şeye sahiptirler; aşk, tutku, yakınlık, servet ve sonsuz olasılıklarla dolu bir dünya. Ana, Greyi sevmenin kolay olmayacağını ve beraberliklerinin her ikisinin de tahmin edemeyeceği zorluklar getireceğinin her zaman farkında olmuştur. Anastasianın kendi benliğinden ve bağımsızlığından ödün vermeden Greyin yaşam stiline uyum sağlamayı öğrenmesi, Greyinse kontrol dürtüsünü aşması ve kendisini altüst eden fırtınaları arkasında bırakması gerekmiştir. 

Ama geçmişle hesapları henüz kapanmamıştır. Tam her şeye sahip gibi göründükleri bir anda, talihsizlik ve kader bir araya gelip Ananın en korkunç kâbuslarını gerçeğe dönüştürür...


Yazar: E L James
Çevirmen: Sevinç Seyla Tezcan
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 704
Baskı Yılı: 2012

16 Ağustos 2013 Cuma

Karanlığın Elli Tonu (Fifty Shades of Grey Serisi #2)


Bu kitabın adı değişip direk Christian falan olmalı.Karakter hakkındaki soruların çoğuna cevap verildiği bu romanı en çok bu yüzden sevdim.En içten Christian burdaydı.İster istemez her kadının tapabileceği erkeğe ben de inanılmaz derece de kapılmış bulunmaktayım.
Ayrıca bu kitabın bdsm kısımları da gözüme batmadı.Aksine hoş bile geldi.

Ana'nın bazen sinir bozucu bir karakter olduğunu düşünsem de kendi fikirleri olan ve kendi karakteri olan bir karakter olmasını seviyorum.Christian'a itaat etmeme konusunu seviyorum.
Sadece Christian ve Ana'ya odaklanılmasının bunaltıcı olduğunu düşündüğüm anlar çok oldu.Kate'in dolu dolu olmasını dilerdim.Aynı şekilde Grey ailesini ve Christian'ı ailesiyle okumayı isterdim. Ana'nın ağzından okuyoruz onun ailesi ile olan garip iletişimsizliği de ayrıca gözüme battı.
Ana'nın evlilik teklifini kabul etme olayını da çok basit buldum.Bu kadar herşeyi özenle düşünen adama karşı bu kadar basit bir 'evet'i sevemedim.Seks sahneleri dışında hiçbir özen yok desem olur sanırım.
Yine de Grey var Ana'nın Elli Tonu adam güzel yahu onun için okunmaya değer.

Akıcılığı konusun da ilk romandaki kadar iyi olduğunu söyleyebilirim.


Arka Kapak
Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı...
Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak.
Ruhu yaralı genç girişimci Christian Greyin karanlık sırlarının yıldırdığı Anastasia Steele, ilişkilerine son noktayı koyup bir yayınevinde çalışmaya başlar.
Ama Greye duyduğu karşı konulmaz çekim hâlâ etkisini sürdürmektedir. Grey yeni bir teklifle gelince ona karşı koyamaz. Nihayet her şey daha iyiye gidiyor gibi göründüğü sırada birden geçmişin hayaletleri ortaya çıkar. Anastasia, sorunlu, hırslı ve talepkâr Elli Tonun sinir bozucu geçmişi hakkında, tahminlerinin çok ötesinde şeyler öğrenir ve ilişkileri bir kez daha tehdit altına girer.
Grey içindeki şeytanlarla savaşırken, Ana da hayatının en önemli seçimini yapmak zorunda kalır. 
Ve bu kararı tek başına vermelidir...


Yazar: E L James
Çevirmen: Sevinç Seyla Tezcan
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 640
Baskı Yılı: 2013

4 Ağustos 2013 Pazar

Grinin Elli Tonu (Fifty Shades of Grey Serisi #1) | E.L James

          Uzun zamandır Çok Satanlar listesinden inmedi.Tüm dünyayı salladı terimi bu üçleme için iyi bir tabir olur sanırım.İnsanların elinden düşmedi üstelik bu üçleme sayesin de bu tarz romanların önü açıldı.Benzerleri mi dersiniz taklitleri mi bilemem ama bir öncülük yaptığını inkar edemeyiz.

          Çok Satanlar listesine giren kitapları biraz bekletiyorum.İnsanlar okuyup sindirsin ve ben daha sonra alayım istiyorum.Öyle de oldu aylar sonra aldım.Dayanamayıp başladım.
               Romanın sayfa sayısına bakıp ürkmemek lazım yazar kelimelerini seçerken hakkını basit ve sade kelimelerden yana kullanmış.Karmaşadan arınmış basit anlatımı sayesinde roman oldukça akıcı oluyor.Akıp gidiyor siz de peşinde sürükleniyorsunuz.Sıkılıp boşladığım bir an olmadı.

          Kitabın bdsm kısımlarını seven ne kadar çoksa sevmeyenler de bir o kadar çoktu.Tabi sevip sevmedim diyenlerde vardır elbet ama bir kadının kılavuzu olabilecek nitelikte diye düşünüyorum.İkili arasında ki tutkuyu çok sevdim.Kendi tabirleri ile Vanilya Seks'in olduğu her satırı da severek okudum.Yalnız bu bdsm kısımlarını sırf okumak için okudum.O kısımlardan çok hoşlanmadım.Ya da fazla mantık kısmına takılı kaldığım için sevemedim.
          Christian karakterine yorum yapmadan geçmek istemiyorum.İçin de beslediği sert seks duygularına rağmen bu adam kadınların yeni adamı olmaya adaydır.Uzun zamandır bir karakteri böylesine sevmemiştim.Kitabı alırken daha farklı yansıtılıyor olumsuz yorumlarda ama tam tersine bir karakter görünce şaşırdım.Ne istediğini bilen Ana'ya abartılı bir değer veren nadide bir adamdır kendileri.Elinde ki tüm fırsatları kadınının önüne sunması fazla etkileyici...

         Devamını okuduğumda düşüncelerim değişir mi bilemiyorum ama şuan seriyi sevmiş durumdayım.Karakterleri sevdim.Bir sürü soru ile bitmesini bile sevdim.


Arka Kapak
Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı... 
Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak.

Edebiyat ögrencisi olan Ana Steele, genç girişimci Christian Greyle röportaj yapmaya gittiğinde son derece çekici, zeki ve sinir bozucu bir adamla karşılaşır. Toy ve masum Ana, bu adama duyduğu arzu karşısında şaşkına döner ve adamın gizemli doğasına rağmen ona yakınlaşma arzusuyla yanıp tutuşur. Ananın güzelliği, zekâsı ve özgür ruhuna direnemeyen Grey de onu istediğini kabul eder, ancak şartları vardır...

Greyin sıra dışı erotik istekleri karşısında şoka uğayan ama bir yandan da heyecana kapılan Ana tereddüde düşer. Büyük başarısına rağmen -çokuluslu şirketleri, uçsuz bucaksız serveti ve sevgi dolu bir ailesi vardır- Grey şehvete esir olmuş ve hükmetme hırsı olan bir adamdır. Çift, cüretkâr ve tutkulu bir fiziksel ilişkiye yelken açarken, Ana, Christianın karanlık sırlarını ve kendi gizli arzularını keşfeder.


Yazar: E L James
Çevirmen: Sevinç S. Tezcan
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 576
Baskı Yılı: 2013

30 Temmuz 2013 Salı

Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer | Kerstin Gier

Yakut Kırmızı
(Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer 1)
Orjinal isim: Rubinrot - Liebe Geht Durch Alle Zeiten
Kerstin Gier
Pegasus Yayınları / Roman Dizisi

İçinde aşkın tüm renklerini bulacağınız, macera dolu, unutulmaz bir seri...

Geçmişin gölgesinde kalmış bir aşk. Fantastik bir dünyada hayat bulan, muhteşem bir zaman yolculuğu. Gizem, heyecan, romantizmin olağanüstü karışımı

Bazen sırlarla dolu bir ailede yaşamak gerçekten de zordur. 
En azından on altı yaşındaki Gwendolyn bundan kesinlikle emindir. Ta ki günün birinde kendini 18. yüzyıl Londra'sında bulana dek.İşte o zaman ailesinin en büyük sırrını öğrenir: Zaman yolculuğu! Ancak bu yolculuklarda genç kızın hislerine yer yoktur. Çünkü aşk, durumu daha da karmaşık hale getirmekten başka bir işe yaramaz!

"Eğlenceli, romantik, merak uyandırıcı... Konu inanılmaz derecede sürükleyici ve elinizden bırakmanız imkânsız... Heyecan dolu finalleri, serinin bir sonraki kitabını sabırsızlıkla beklemenize neden olacak..."
-Justine Magazine-

"Macera, romantizm ve tarih dolu bir seri arayan okuyuculara şiddetle tavsiye edilir."
-School Library Journal-

Safir Mavi 
(Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer 2)
Orjinal isim: Saphirblau - Liebe Geht Durch Alle Zeiten

Zamanda yolculuk aşka engel olabilir mi?

Acemi bir âşığı geçmişe yollamak iyi bir fikir olmayabilir!
En azından on altı yaşındaki çömez zaman yolcusu Gwendolyn böyle düşünüyordur.
Bu macerada Gideon ve Gwen dünyayı kurtarmak ya da menuet dansını öğrenmek gibi pek çok sorunun üstesinden gelmek durumunda kalacaktır. (Üstelik ikisi de hiç kolay değildir!)
Bütün bunlar yetmezmiş gibi Gideon büsbütün tuhaf davranmaya başlayınca, Gwendolyn artık hormonlarını kontrol altına alma zamanının geldiğini anlayacaktır!

Çünkü işin içinde aşk varken zaman yolculuğu yapmak pek mümkün görünmemektedir...

"Eğlenceli ve gizemli! Belki de aşk, zaman ve mekânın tüm kurallarını yıkabilecek tek şeydir!"
-Barbara Wegmann-

Zümrüt Yeşil 
(Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer 3)
Orjinal isim: Smaragdgrün - Liebe geht durch alle Zeiten 3

İçinde aşkın tüm renklerini bulduğunuz unutulmaz serinin son kitabı...

Bir kadın kalbi kırıldığında ne yapar?
En iyi arkadaşını arar, çikolata yer, belki haftalarca aşk acısı çeker.
Ancak zaman yolcusu Gwendolyn Shepherd, elinde olmayan nedenlerden dolayı enerjisini başka şeylere harcamak zorundadır. Örneğin hayatta kalmak...

Çünkü geçmişte yaşayan Saint Germain Kontu'nun yaptıkları, geleceği tehlikeli bir şekilde etkilemeye başlamıştır.
Gwendolyn ve Gideon aşk acısına rağmen ipucu bulmak için 17. yüzyıldaki büyüleyici bir baloda menuet dansı yapmakla kalmayacak, kendilerini unutulmaz bir maceranın da içinde bulacaklardır...

"Gizem, gerilim, bilimkurgu, romantizm ve maceranın doyurucu bir karışımı. Okuyucular tüm seriyi bir solukta bitirecek..."
-Augsburger Allgemeine-

Yayınevi: Pegasus
Yazar: Kerstin Gier
Çeviri : Firuzan Gürbüz

Beni Hep Sev | Pinkfreud


Pinkfreud bu sefer klavyesini konuşturmuş.Tabi ki edebiyat anlamın da bir şey kattığından falan bahsetmiyorum.Ama akıcılıkta doruklara tırmanmış.
Hatun üç kitabının arasın de en iyisini yazmış.Okumaya başladığınız an içine çekiliyorsunuz.Keyfiniz yerine geliyor.Eğleniyor,şaşırıyor,heyecanlanıyorsunuz.İlk ikisin de olmayan çoğu duyguyu burada yaşıyorsunuz.
En duygusal anlarda bile Pinkfreud eğlenceli yazmayı biliyor.Kimi seçecek kim ile olacak ha yakalandı yakalanacak derken her defasın da şaşırtıyor.
Okuru nasıl keyiflendireceğini biliyor.
Fazla yoruma gerek yok tatil de kafanızı dağıtacak güzellikte alıp okunacak güzellikte olmuş.

Arka Kapak
Aynı kişiyi ikinci defa sevmek mi,
aynı anda iki kişiyi sevmek mi daha zor?

Eski sevgiliyle yeniden birlikte olmak yapılabilecek en büyük salaklık mı yoksa gerçek aşk mı?

Yeni sevgilisini, kendisini başkasıyla aldatan eski sevgilisiyle aldatan bir kadına ne denir?

Peki ya o hep aranan, istenen, arzulanan "doğru ve düzgün" adamı bulduğumuzda ne olur? 

O kafede neler oldu?

Kendisini aldatan, yalan söyleyen, mutsuz eden hayatının aşkıyla, tüm kadınların hayallerini süsleyen ideal adam arasında kalan ve "Başkalarının doğrularıyla yaşamaktansa, kendi yanlışlarımla yaşamayı tercih ederim." diyen Pelinin hikayesi...

Merak ettiğiniz bütün soruların cevaplarını ve tam 2 yıl sonra Bora ile buluştukları o kafede neler olduğunu öğrenmek ister misiniz?

Kendine özgü deli-dolu ve cesur kalemiyle Pinkfreud, bu sefer belki daha mutsuz, daha umutsuz ama kesinlikle daha aşık!

Sayfa Sayısı: 233
Baskı Yılı: 2013
Yayınevi: Okuyan Us Yayınları