pegasus yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pegasus yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Mayıs 2016 Salı

Mucize | R.J. Palacio


Kaderinde Sıradışı Olmak Varsa Sıradan Kalamazsın…
Merhaba, adım August. Size nasıl göründüğümü anlatmayacağım.
Aklınıza ne geliyorsa muhtemelen ondan daha kötü görünüyorumdur.
August (Auggie) Pullman yüzünde fiziksel bir bozuklukla doğduğu için, normal bir okula gidemiyordu… şimdiye kadar. Yakında Beecher Ortaokulu’nda beşinci sınıfa başlayacak ve ömrünüzde bir kere bile “yeni çocuk” olduysanız, bunun ne kadar zorlu olduğunu tahmin edebilirsiniz. Dondurma yemek ve Xbox’ında oyun oynamak gibi sıradan şeyleri seven Auggie aslında sadece sıradışı yüzü olan, sıradan bir çocuk. Peki, yeni sınıf arka¬daşlarını, görünüşünün ardında kendisinin de onlar gibi olduğuna ikna edebilecek mi?

Kitapyurdu.com'dan alıntıdır.

---

Ortalarda bu kadar çok döndüğü için biraz önyargı ile okumaya başladım. Ama yazarın kaleminin duru ve akıcı olmasıyla bir baktım ki bir gün içerisinde sayfalar elimde tükendi. Normal de sürekli anlatıcının değişmesinden hoşlanmam ve adapte sorunu yaşarım ama bölümlerin farklı karakterler ağzından olmasını, yazarın kalemi sayesinde yadırgamadım. Kalemini ustaca konuşturmuş ve yer yer boğazımda düğümler oluştu bazen de kahkaha attırdı. Duygudan duyguya geçiş yaparken sürüklenip gittim.

Auggie, çok güzel ve özel bir karakter olarak kütüphanemdeki yerini aldı. Onunla öylesine bir bütün oldum ki bir an o başını kaldıramayan çocuk bendim. Kitabı bitirdiğimde ise 'Vay be kereta gözümün önünde büyüdü," diye mırıldandım. Auggie, oldum bazen de onun ablası ve babası ama kendime bu kitap da yer buldum.

Bay Browne'nin öğretilerinin her birinin altını çizmek istedim. Yazarın kaleminde bir duruluk var ama bir anda bir cümlesi ile nokta atışı yapıyor ve ben bunu çok sevdim.

Kitabın son sayfasına kadar takıldığım tek bir nokta ya da hoşlanmadığım bir kısım olmadı. Başından sonuna kadar sevdim ve etkilendim.

  • Tanrı'dan doğmuş olan herkes dünyayı yener. (14)
  • Haklı olmak ile nazik olmak arasında seçim yapmanız gerektiğinde nazik olmayı seçin. (57)
  • Ortadan kaybolabileceğim küçücük bir şey arıyordum. İçine düşebileceğim bir delik istiyordum; beni yok edecek kara bir delik. (88)

    30 Nisan 2016 Cumartesi

    Okuduklarım | Nisan 2016



    Bahar Okuma Şenliklerine bomba gibi giriş yapacağım diye düşünsem de çok bomba bir giriş olmadı. Ama bunu telafi edeceğim. Yüzüklerin Efendisi üçlemesine başladığımdan beri sadece ona odaklanmış olmam biraz beni yavaşlattı. Kitaplarıma puan vereyim dedim ama Nazım Hikmet ve Sabahattin Ali aşkım beni ne yazık ki engellenemiyor.
    Şöyle uzaktan bakarsak çok da iç karartan bir tablo sayılmaz değil mi?

    • Kuyucaklı Yusuf | Sabahattin Ali  5/5
    • Hayvan Çiftliği | George Orwell 5/5
    • Yabancı | Öznur Yıldırım 3/5
    • Cezaevinden Memet Fuat'a Mektuplar | Nazım Hikmet 5/5
    • Adı: Aylin | Ayşe Kulin 4/5

    22 Nisan 2016 Cuma

    Şahmeran (Yabancı Serisi I ) | Öznur Yıldırım

    Öznur Yıldırım
    Pegasus Yayınları
    Sayfa Sayısı: 600
    2016


    Sen cennetin varlığından gurur duy, ben cehennemi istiyorum.

    Yağan kar şiddetini gitgide artırıyor, koyu renk saçlarıma tutunan kar tanelerinin sayısı çoğalıyordu. Konuşmadı, konuşmadım. Sessizlik... Aramızda her daim geçerli olan bir alfabeydi sessizlik. Ben de bu alfabeye bir kez daha boyun eğdim ve uzun, titreyen parmaklarımı avuçlarımın içine bastırdım. Elimi yanıma indirdiğimde avuçlarımda eriyen kar yere damladı...
    Rengi, kan rengiydi.
    Rengi, kaybın rengiydi.
    Rengi, bir cinayetin rengiydi.




     ---

    Wattpad uygulamasından ilk okuduğum hikayeyi, bir kitap olarak ellerime aldığımda tekrar okuyamayacağımı düşünüyordum. Ama başardım ve iki gün bile sürmeden kitap elimde eridi gitti. 

    Şimdi genel olarak bir yorum yaparsam; 
    Ben kitap okumayı seven bir okuyucu olarak Wattpad'i korkutucu bulmuyorum. Küçük, büyük fark etmez ama bu kadar hikayenin arasında okunmaya değer şeyler olduğunu düşünüyorum ve bunlardan hepsi olmasa da kitap olmayı hak edenler de var. Öznur Yıldırım'ın Yabancı'sı da benim içim kitap olmayı hak ediyordu. Hiç akla gelmeyecek bir kurgu ya da bir kalem diyemem ama önemli olan da bilindik bir kurguyu yazarken kendine ait parçalar eklemektir. Öznur genç yaşında bunu başarabiliyor. Zaten kitabı elinize aldığınızda 15 yaşındaki Öznur ile 18 yaşındaki Öznur'un kaleminin ilerlemesini fark ediyorsunuz. Kusursuz değil ama ilerisi için daha iyisi olacağını düşünüyorum. Betimlemeleri ve Doğa'nın iç sesine eklemelerini de sevdim diyebilirim.

    Bir de ayrıntılı olarak gözüme takılanlar var;

    Ne yazık ki eklemeler sırasında fark edilmediğini düşünüyorum ya da editör bizim kadar bunalmamış. Fazlasıyla kelime tekrarı var ve bu biraz benim hikayeden kopuşlarıma sebep oldu.

    Doğa'nın gücünün ve kaçırılmasının ardındaki o öfkeyi tam anlamıyla hissedemedim. Uygulamada okurken bu tarz kısımları es geçiyordum ama kitap olacak ve eklemeleri, düzenlemeleri olacak diye düşünüyordum. Haliyle Doğa'nın iç sesine verilen ağırlıklarda da kızın öfkesini ya da korkusunu tam anlamıyla hissetmek isterdim. Bir katilin elinde tutulan bir kızın o an tek sorununun saçlarını yıkamak olması bana tebessüm ettirdi. Nerede bu Doğa'nın dil başlı halleri? Doğa'nın dik başlı olduğunu onun anlatımıyla öğreniyoruz ama bu duygular okuyucuya ulaşmıyor. Herhalde Ediz'in emir kipli cümlelerinde Doğa'nın öfkesini hissedemeyen sadece ben değilimdir.

    Doğa'nın bildiğim kadarıyla doğa üstü yetenekleri yok. Durum böyle olunca da şuana kadar hiçbir fikri olmayan Ediz'in duygu değişimleri hakkında gözlerine bakarak net çıkarımlar yapması inandırıcılıktan biraz uzaktı. Doğa'nın anlatımından değil de sanki yazar arada ipin ucunu kaçırmış gibi...

    Gece ve Uygar ikilisi için bir hikaye ya da kısa bir özet yazılmadan direk olaya daldırılmış sanırım. Çünkü ara ara kopukluklar var. Önce Ediz'in ağzından borçlarından dolayı Ediz ile olduklarını öğreniyoruz. Sonrasında bir bakıyoruz buz gibi Ediz'in ailesini yakından tanıyor ve sırlarına hakimler. Sanki yüzeysel iki karakter olmuş. Okuduğumuza göre Ediz'i çok iyi tanıyorlar ve bazen Doğa'yı uyarıyorlar ama öyle bir an geliyor ki Ediz'i kışkırtacak cümleler kuruyorlar. Ediz neredeyse Doğa'yı öldürecek kıvama geliyor. 

    Kitabın en akıcı kısımlar Hatay da olan kısımlardı. Ediz'in o bilindik cümlelerinin gelmeye başlamasıyla onu özlediğimi fark ederek hızlı hızlı okudum. Ama okurken şunu farkettim; Bizim soğuk, dediğini yapan yeşil gözlü katilimiz bazen çocukça hareketler yapıyor.  Doğa'ya çocuk diyor kendisi ondan daha fazla çocuklaşıyor. 

    Serinin devamında, umarım daha fazla dikkat edilir. Her karaktere en azından bir geçmiş çıkarılır ve Ediz karşımıza daha sağlam çıkar. Bir de Doğa'nın gücünü hissetmeyi istiyorum.

    10 Nisan 2016 Pazar

    4. Yaş İçin 4. Kez Çekiliş! #4

    Mayıs ayında bloglarımın 4. senesini doldurdum. Kutlamak için geç kalmış olsam da önemli olan geç kalmak değil diyerek her iki blogumda da 4. çekilişimi başlatıyorum. 

    Çekiliş sonucunda Pegasus Yayınlarından 1 Nisan 2016'da çıkan Yabancı'yı ve yanında yabancıya çok yakışan siyah bir defteri hediye ediyorum. 

    Çekilişi hem her iki blogtan hem de @tersokur hesabımla instagramdan başlatıyorum. Yani blogunuzun olması zorunlu değil. 

    1 Mayıs 2016 gecesi çekilişi bitirip yine bu üç yerden de sonuçları açıklayacağım.

    Şartlara gelirsek; 

    Blog ile katılacaklar; yoruma katıldığınızı belirten bir yorum atarken mail adresinizi de yazmayı unutmayın. :)